36 yaşında üç fakülte, bir yüksek okul diplomalı olarak Türkiye’ye dönen, 40 yaşında ordinaryüs sıfatına hak kazanmış bir hukukçu; Ali Fuad Başgil. 1937’de Hatay Anayasası’nı hazırlamış. 1960 darbesinden sonar Millî Birlik Komitesi’nin yasakladığı 147’liklerden.
1961’de, uzun yıllar Teşkilat-ı Esasiye Hukuku dersleri verdiği İstanbul Üniversitesi’ne tekrar dönme hakkı verilmesine rağmen kabu etmiyor. 1961’de AP’den bağımsız senatörü seçiliyor. Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyuyor fakat köşkte Cemal Gürsel’i görmek isteyen Millî Birlik Komitesi tarafından tehdit ediliyor. Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekiliyor ve ve Cumhuriyet Senatosu üyeliğinden istifa ediyor.
Cenevre Üniversitesi’nde Türk Dili ve Türk Tarihi dersleri veren Başgil’in, “Klasik Ferdî Hak ve hürriyetler Nazariyesi ve Muasır Devletçilik Sistemi” (1938), “Türkiye İş Hukuku” (1940), “Hukukun Ana Müessese ve Meseleleri” (1947), “Vatandaş Hak ve Hürriyetlerinin korunması ve Anayasamızın Eksiklikleri” (1960), “27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri” (1963) gibi kitapları var.
Nedense, hocanın 1949’da yazdığı “Gençlerle Başbaşa” kitabı ismiyle birlikte en çok zikredilen eser.
Kitap, akademik birikimini hayat tecrübesiyle birleştiren hocanın, babacan ve sevecen bir üslupla, gençlerin önündeki hayat yolunda muvaffak olmalarını sağlayıcı nasihatler içeriyor. “Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları”, “Muvaffak Olmanın Şartları”, “Terbiyenin Ruh ve Karakter Üzerindeki Tesiri”, “Muvaffakiyet ve Verimli Çalışma”, “Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları” gibi konular, insan iradesi, ahlakî rade ve ruh terbiyesi gibi açılımlarla işleniyor.
Ali Fuad Başgil’den Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları
– Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
– Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
– Bir günde ve bir zamanda yapman lazım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi işi de kendine yeter.
– Bir zamanda yalnız tek bir iş yap, yalnız bir ders, bir kitap, hatta bir fasıl üzerinde çalış. Ta ki dikkatin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın. Bir zamanda birden fazla iş yapayım diyen, hiçbirini tam ve temiz yapamaz. Dünyaca tanınmış olan büyük İslam mütefekkiri İmam-ı Gazali’ye “İhya-i Ulûm (İlimlerin Yeniden Canlandırılması) adlı muazzam eserini nasıl bir çalışma ile vücuda getirdiğini sormuşlar: “Bir zamanda yalnız bir fasıl, bir bahis, bir mesele üzerinde çalıştım” demiş.
– Başladığın bir işi, bir dersi, bir kitabı, bir vazifeyi yapıp bitirmeden başka bir işe, derse, kitaba ve vazifeye başlama. Yarıda kalan iş, başlanmamış demektir.
– Bir günün işini, dersini, vazifesini bitirdikten sonra ertesi gün ne iş yapacağına karar ver. Yahut, hiç olmazsa çalışmaya başlamadan evvel, hangi iş, ders, kitap üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur.
– Bir işe başlamadan, bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışman için lazım olan şeyleri yanında ve elinin altında bulundur. Ta ki, ikide bir kalem, kâğıt aramaya kalkıp da dikkatin dağılmasın.
– Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün ruhi ve bedenî kuvvetinle kendine işe ver.
– Bir işe başlamadan evvel o işi, dersi, vazifeyi, kitabı en kısa bir zamanda, en kolay ve en temiz bir surette nasıl yapmak, nasıl öğrenip etüt etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla.
Başgil, nasihatlerini “Genç arkadaşım. Senden beklediğim, beni hayırla anmandır”
Ben de Demokrasi ve hukuk tarihimizin bu önemli simini hayırla anıyorum.
Yıllar sonra yeniden okuduğum bu kitabın tekrar tekrar okunması gerektiğini düşünüyorum.