milli din duygusu ve öz türk dini

milli din duygusu ve öz türk dini

“her türk okusun” mottosuyla 1934’de basılan, 1931 yılında yazımı bitmiş olan MİLLİ DİN DUYGUSU VE ÖZ TÜRK DİNİ isimli kitabın müellifi muhtemelen müstear bir isim olan a. ibrahim.

kitap derin tarih dergisi’nin okuyucularına hediyesi. bu hediyeye ulaşmak için derginin nisan 2013 tarihli 13’üncü sayısını almanız gerekiyor.

kitap türkçe ibadet, türkçe kur’an ve türkçe ezan gibi denemeler ile somutlaşan cumhuriyet’in yeni din projesini bütün açıklığıyla, saklı niyetleri deşifre ederek anlatıyor.

tabi ki bu yeni din projesini güneş dil teorisi’nden, türk tarih tezi’nden ayrı düşünmek mümkün değil.

kitap “bizim için gayrı milli olan islamiyet dini yerine milli ve mütekamil bir dinin vücuda çalışmak zarureti”nin bir ürünü olarak kendini takdim ediyor.

kitap “mütekamil bir dinin vücudu”nu zaruri görüyor ve “eskimiş, cüce kalmış ve dumura uğramış eski dinlere karşı inkişaf ve tekamülü kabul eden asri bir din” iddiasında bulunuyor.

yazar “ufak bir reform ile islamiyet dinini iptidailikten kurtararak medeni bir şekle sokmak yani benimseyerek millileştirmek herhalde şu medeniyet asrında çok kolay olacaktır” tezini savunuyor, “milliyetin ateşli cereyanı karşısında gayri milli bir din er geç sönmeye mahkumdur” diyor.

kitapta “yeni din” ile ilgili ip uçları da var. “milli din mahiyeti anlaşılmayan allah, allah kelamı, peygamberler, melek, şeytan, cennet, cehennem… gibi mevhumata istinat etmeyecektir”.

yazar “secdeye varmadan, başı açık, araları az mesafeli münferit kürsülerde” ibadet etmenin daha “asri” olacağını iddia ediyor, camilere musikinin girmesini öneriyor.

kitap bakanlar kurulu’nca 1935 yılında toplattırılıyor ve yasaklanıyor.

son sözü kitabı yayına hazırlayan derin tarih dergisi’nin editörlerine bırakalım:

(bakanlar kurulunun yasaklama kararına dayanak teşkil eden 14 ocak 1935 tarihli) rapordaki “ din merasimi günden güne kıymetini kaybederken, bunları yeni bir şekilde yaşatmak istemesi” suçlaması mı sebep olmuştur kitabın toplattırılmasına yoksa kılıfa uydurulmaya çalışılan derin niyeti biraz da sakarca deşifre etmesi mi?